Zihinsel Dengeyi Sarsan Tuzak: Gaslighting
- Burçak Kurtcan
- 12 Mar 2024
- 2 dakikada okunur
Hayatın karmaşası içinde, ilişkilerin labirentinde yol alırken, anılarımız, duygularımız, hatta düşüncelerimizin doğruluğu konusunda bazen kendimizden şüphe etmeye başlıyoruz. "Acaba gerçekten böyle miydi?" ya da "Düşündüklerim yanlış mı?" soruları zihnimizi sararken, kendimizle bir iç hesaplaşmaya giriyoruz. Çevremizden yükselen "Hatırlamıyor olabilirsin," ya da "Aşırı duyarlılık gösteriyorsun," sözleri, belki de bir labirentin içinde kaybolduğumuzun işaretçileri.
İşte tam da bu noktada, sıkça duyduğumuz ancak nadiren derinlemesine incelediğimiz bir kavram sahneye çıkıyor: gaslighting. Bir nevi zihinsel satranç oyunu olan gaslighting, duygusal istismarın karmaşık bir portresini çiziyor. Bu taktik, romantik ilişkilerde, aile dinamiklerinde ya da profesyonel ortamlarda bile karşımıza çıkabiliyor. Gerçeği saptırarak, kişinin kendi karar verme yeteneğini alt üst eden gaslighterlar, karşısındaki birey üzerinde sinsi bir güç oyunu sergiliyorlar.
'Gaslighting' terimi nereden geliyor diye merak ediyor olabilirsiniz. Bu kelimenin kökeni, Patrick Hamilton'ın 1938 yılında yazdığı Gas Light adlı oyuna dayanıyor. Oyunda, Jack her akşam gaz lambasının ışığını kısar, fakat eşi Bella'ya bu durumu söylemez. Bella, ışığın azaldığını fark etse de Jack ona her şeyin normal olduğunu söyleyerek gerçeği çarpıtır. Güvenini kaybeden Bella, giderek daha bağımlı bir hale gelir. Bu manipülasyon biçimi, 'gaslighting' teriminin literatüre kazandırılmasına ve kasıtlı manipülasyonları ifade etmek üzere kullanılmasına yol açmıştır.
Gaslighting'in en sık rastlanan yöntemleri arasında bilgileri saklamak, değiştirmek ve durumu kontrole almak yer alır. İstismarcılar ayrıca, mağdurları sosyal çevrelerinden izole ederek, yardım arama imkanlarını kısıtlar ve onları kendilerine daha da bağımlı hale getirirler. Bu tür istismar genellikle yavaş yavaş başlar ve mağdur, zamanla kendi anılarını, kararlarını sorgulamaya ve ilişkiden çıkamayacağını hissetmeye başlar. Gaslighting'e maruz kalanlar, düşük benlik saygısı, anksiyete, depresyon ve hatta psikoz gibi derin ruhsal zorluklar yaşayabilirler.
The Gaslighting Effect kitabında Stern (2007), gaslighting ile mücadele etmenin çeşitli yollarını açıklar. Stern'e göre, ilk adım sorunu tanımak ve olayın sebebinin kendimiz olmadığını kabullenmektir. Bir sonraki adım, bu toksik ilişkiden çıkmak üzere bazı şeyleri feda etmeye kendimizi hazırlamaktır. Yani, kendi içsel ışığımıza güvenerek, gaslighting'in bıraktığı izleri silmek ve güçlenmek bizim elde edebileceğimiz bir zaferdir.
Umarım, gaslighting hakkındaki bu bilgiler sizin için de anlam taşır ve ilişkilerinizde faydalı olur. Sağlıklı ve sevgi dolu ilişkilerle dolu bir yaşam sürmenizi içtenlikle dilerim. Şiddetin her türlüsünden uzak durmanız ve mutluluğunuzun daimî olması dileğiyle.
Sevgiyle kalın.
Kaynakça:
Comments